DİĞER
“Kitap bugünün Türkiyesi’nde okuyucusuna sadece karamsarlık “armağan” edebilir. Fakat bu da yazarın suçu değil. Bu topraklara dair içinde umut besleyen bir kalemin Mezopotamya çöllerine sürülüşünü görmek yeterli değil mi?”
"Japonya izlenimlerinin çevresi hep bir Zen dumanıyla çevrili. Tiyatro, çay sanatı, resim, yazı, bahçe süslemeciliği, çömlekçilik ve hatta savaş sanatları gibi alanların kavranışına hep Zen eşlik eder. Boşluk, merkezsizlik, hiçlik gibi kavramlar; ruh ve beden bütünlüğü gibi düşünceler... Giderek 'Japonya eşittir Zen' gibi bir izlenime kapılmak kaçınılmaz olur. Aksine, Zen Japon toplumunda oldukça marjinal bir yer tutuyor."
Zaman varsa, kadın içindeki kendine ait odalarının kapılarını tek tek açacak, dilerse de kapatacak. Kendini kuracak; düşlerini, dilini, cümlelerini ve isterse de yıkacak...
Gamze Arslan, B. Nihan Eren, Sine Ergün, Deniz Gezgin, Karin Karakaşlı, Melisa Kesmez, Ece Erdoğuş Levi ve Birgül Oğuz yanıtlıyor...
Günümüz dünyasında herhangi bir şeyin kendisinden ziyade görseli çok daha önem kazandığı için, yemek de bundan nasibini alıyor. Yemek, gösteri toplumunun önemli bir bileşenine dönüşüyor
Tanıklığı imkânsız kılan, anlamı yok eden, dile gelmeyen felaketi tahayyül edebilmemizi sağlayacak bir temsil mümkün mü? Daha önemlisi, felaket nasıl temsil edilmeli?
İnsan, kendini tabiattan, tabiattaki diğer canlılardan ateşin mucizesiyle ayırmıştı ve kültürün tabiatla karşı karşıya kaldığı bu sembolik alanda kanamalı kadın, çiğ ile bir paralel kuruyor...
Mario Levi: Yazarlık bir keşfetme sürecidir. Bir arayıştır. Hakikatin içinde kendini bulma arayışıdır. Ve gerekirse o hakikatin içinde kendini yok etme arayışıdır. Çünkü önemli olan hakikatin kendisidir...
Yaşar Kemal’in, Homeros’la ve Cervantes’le bağlantısı nedir? Claude Levi-Strauss ve Walter Ong’un gözünden baktığımızda nasıl bir Yaşar Kemal dünyası buluruz? Mahmut Temizyürek, Binboğalar Efsanesi romanı özelinde Yaşar Kemal edebiyatını inceliyor
© Tüm hakları saklıdır.